Amerikalı antropologlar Kroeber ve Kluckhohn, kültür kelimesi için 164 anlam derlemişlerdir.* Böyle bir bolluk, “Herşeyin Teorisi” olarak anılmaya aslen daha uygun bir bağlama yakışsa da, onu anlamayı ve üzerinde düşünmeyi imkânsız kılan bir karmaşaya da neden olur. Buna ek olarak Türkçe’de aynı anlam bulutuna işaret eden ancak farklı bağlamlardan konuya giriş yaptıran uygarlık ve medeniyet gibi kelimelerin de kullanılması bu karmaşayı iyice içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bu nedenle bu kelimelerle ve yakın ilişkili oldukları diğer bazı kelimelerle sözlükçe ve kavramsal düzeyde yüzleşmek zaruridir.
Türkiye Kültürü, üzerinde yerleştiği toprakların hem medeniyetlerin beşiği olarak anılmasını sağlayacak kadar çok ve kadim kültüre ev sahipliği yapmış olması açısından hem de Asya, Avrupa ve Afrika gibi kadim kültürler doğurmuş kıtaların birbirlerine temas ettikleri noktada bulunması açısından coğrafî olarak yoğun etkileşime elverişli bir çevrededir. Ayrıca bu kıtalarla sınırlı kalmış veya bunları aşarak küresel etkiler oluşturmuş kültürler ve medeniyetlerle çok çeşitli şekillerde ilişkiler kurmuş olması bakımından tarihsel olarak da yoğun etkileşimlerle şekillendiği söylenebilir. Bu nedenle birçok kültürden kavramlar ve maddî ürünler açısından bolca beslenmiştir.
Günümüz Türkçesinde, yaklaşık olarak aynı kavramsal çerçeveye denk düşen, ancak hâkim kültüre göre ağırlıkları, etkileri değiştiği için bir dönem biri, bir dönem diğeri öne çıkan; Latince ve Arapça gibi iki farklı ve kadim dilden alınanlar olduğu gibi, Türkçe’nin kendi öz kaynaklarından da faydalanılarak türetilmiş kelimeler vardır. Bu bağlamda hali hazırda Türkçe’de Arapça kaynaklı medeniyet, Latince kaynaklı kültür ve Uygurca’dan esinlenilerek sonradan Cumhuriyet döneminde türetilmiş uygarlık gibi insan yapıp etmelerinin en geniş çerçevede ifadesini içeren üç kapsamlı kelime bulunmaktadır. Bunların yanı sıra anane, örf, töre, gelenek ve görenek gibi bu bağlamla çok yakın ilişkili kelimeler de bulunmaktadır. Türkçe’de yer edinmeleri bile oldukça eskilere dayanan bu kelimelerin ait oldukları kültürün ve dilin etkilerinden kısmen sıyrılıp artık bolca Türkçe çağrışım yapar hale gelmeleri nedeniyle ve Türkçe’de oluşan bu zenginliğin en etkili şekilde kullanılabilmesi için bu kelimelerin anlamları etimolojilerinden, güncel anlamlarından ve bu çalışma kapsamında hissedilen ihtiyaçlardan yola çıkılarak ve bu odak noktalarından uzaklaşmadan netleştirilmeye çalışılacaktır. Ayrıca kelimelerin anlamları sabitlenirken bir kelimeye dört, dört kelimeye bir anlam denk düşürecek tercihler yerine daha dengeli oranlarda anlam tercihlerinde bulunmaya çalışılacaktır.
* Bozkurt Güvenç, İnsan ve Kültür, Boyut Yayıncılık, s. 121
Yorum Gönder