“Dövüş Kulübü” kült olmuş bir kitap ve film. Bugünün insanlarının nasıl “tam olma” rüyasıyla güdüldüklerini hikayet eder. Kim olduğunu markaların arketiplerinden hareketle öğrenmeye ve başkalarına göstermeye şartlandırılmış modern insanın ancak hepsini yakıp kül ederek özgürleşebileceğinden ve kendini bulabileceğinden dem vurur. Sistemi yakıp kül etmek tabii ki anarşizmdir. Kapitalist dünyada herşeyin olduğu gibi anarşizmi de getirmenin bir bedeli vardır ve bu bedelin finansman kaynağını da bir ironiyle açıklar, insan yağından SABUN…
Batılı zihinlerin, kendi saçmalıklarını eleştiriken bile anlamadıkları bir gerçek var: Dünyanın kalanı batılı değil. Bu yüzden batılı eleştiriler ancak batıda üretilir. Dünyanın kalanına da neden öyle söylenmesi gerektiğini bilmeden tekrar etmek düşer. Biz nasıl SABUN u bir eleştirinin simgesi olarak görebiliriz? Bırakın Somaliyi, Türkiye de kaç yüzbin kişi liposakşın yaptırdı? Biz kapitalizm- obezite- liposakşın- SABUN- anarşizm ilişkisini kurmak zorunda değiliz ki. Batının kendi artıklarından dolayı ayağının kayacağını ve birşeye dönüşeceğini düşünmek zorunda değiliz. Aslında düşünmek zorundayız da- yoksa başımıza kimbilir daha ne belalar açacaklar-, en azından onlar gibi düşünmek zorunda değiliz.
Batılı dillerin gramer yapıları üzerinden geliştirilen ve bize ancak kısmen başarılı bir şekilde dönüştürülerek aktarılan Mantık ve dolayısıyla da Felsefe, bizim tribünlerden izleyeceğimiz bir müsabaka alanı gibidir. Ne zaman heveslensek oynamak için, mahalle aralarında maç yapan çocukların durumuna düşüyoruz. Kahramanlarımız ve oyunun kuralları üzerine bitmeyen tartışmalar arasında devam ettirilen kuralsız eğlence… Bu uyumsuzluk nedeniyle doğru mantık yürütme örnekleri Sokratesten bahseder, yanlışlara örnekler SOĞAN dan:“Gerçekler acıdır.
SOĞAN da acıdır.
Öyleyse SOĞAN gerçektir.”Kendi üretmediğimiz mantığı yürütünce böyle oluyor işte. Olsun, uysa da SOĞAN uymasa da SOĞAN
Gel vatandaş eleştirinin, pardon SOĞAN'ın kralı burda
Yorum Gönder