jodie foster'in başrolünde oynadığı bir film ‘içindeki yabancı’. film esasında pek farklı bir hikayeden bahsetmiyor; sevgilisi öldürülen bir kadının, geçim ve mutluluk kaynağı new york'u güvenlik bağlamında yeniden ele alışını, bu süreci yaşarken bir “yabancıya” dönüşmesini irdeliyor. filmin ilginç yönü kahramanın yaşadığı endişeyle kanun dışı yollara savrulmasını mazur ve makul göstermesidir. hattta o kadar ki kahramanımız filmin sonlarına doğru polisin sevgilisinin katilini bulmasını bile tekrar kanuni yollara dönüş için yeterli bulmaz ve adaletin tecellisi için “içindeki yabancıya” teslim oluş haline devam eder.
amerikalıların 11 eylül öncesi ve sonrası güvenlik algılarının nasıl bir evrime uğradığını maalesef tüm dünya insanları olarak çeşitli alanlarda tecrübe etmeye devam ediyoruz. henüz bir çoğumuz ıraklılar gibi sürecin canlı tanığı olmasakta, “sıradan vatandaş joe'nun ‘yeter artık’ deyip” sahneye çıkışının hikayesinin hayatımıza sokuşturulmasından da kurtulamıyoruz. tüm özgürlük, demokrasi, eşitlik sakızlarını tükürüp demek sizin istediğiniz bu dercesine “f.ck, sh.t, mother f.cker” gibi içlerindeki tanıdığın mottolarını haykırmaya başladıkları anların geldiğini görebiliyoruz artık. yani haddimizi bilmeliyiz, amerikalının hayat tarzının tehlikeye girme ihtimali sözkonusuyken 'hani adaletti, insan haklarıydı, suçlu haklarıydı’ dememeliyiz. ne de olsa modern dünyanın asilleri ile serfleri arasında bir hak eşitliği imkan dahilinde olamaz, bari sınırımızı bilelim de evimiz, yurdumuz başımıza yıkılmasın “sırdan vatandaş joe” tarafından. izlemezseniz bence birşey kaybetmezsiniz, nasıl olsa aynı mesajları cnn aracılığıyla hergün alıyoruz zaten ama eğer izlerseniz 'hayat tarzı tehlikeye düşme ihtimali’ olan bir beyaz amerikalının sakinleşmesi için kaç kişinin ölmesi gerektiğine bir dikkat edin lütfen.
Yorum Gönder