i.ne demeye getiren de olmuş, dalgasını geçen de. ilginç bir zaman da yaşıyoruz, erkeği tercih eden bir erkek, dini için kadın tercihini erteleyen bir erkekten daha çok anlayışla karşılanır hale gelmiş. bir başka açıdan, iradesizlik güçlü iradeden daha anlaşılır halde… nereye varacak peki bu? evli olduğu halde başka kadınlardan-erkeklerden uzak duramayacak kadar iradesizleri demi eşcinseller kadar mazur görmeye başlayacağız? çoklu evlilikleri mi resmileştirmeyi tartışacağız ya da evlilik anlamını kaybedince kimkime dumduma mı diyeceğiz? bir çoğumuz kadının sorumluluğuna bırakılan namus kavramından en azından lafta rahatsızız. oysa `namussuz` sözünden erkek olarak kadından daha fazla rahatsız oluruz. kadının namusu kendi evinde, erkeğin namusu genel ev demi korunuyor yoksa? yoksa genel ev midir erkeğin evi? saygı beklentisinden bahsetmiyorum bile ama bir sonraki basamağı düşününce az da olsa rahatsız olanlara sormadan edemiyorum: normal olanın, neredeyse `önümüze gelene bir tekme` gibi masumluk kisvesine büründürülen aşırılıklara karşı savunulması gerekmez mi? o kadar entry arasında kaç tanesinin “asıl normal olan evlilik ilişkisidir” fikrini savunduğuna dikkat ettiniz mi? bir yandan insanın cinsellikte geciktikçe anormalleşeceğinden dem vuruluyor diğer yandan erkenden evlenmek aptal işi görülüyor. bu mantığa göre “bir ana bir bacı gerisine salla ….” den başka bir ihtimal kalmıyor geriye. oysa erken evlenmek aptal işi değildir. bu günün dünyası insanı kendi kendine yetme yanılgısıyla güder. hermafrodit olmadığımız için mecburen ama geçici olarak f..kbody, sevgili vs. diye insanları kağıt mendilmiş gibi hayatımıza kabul etmemizi öğütler. ergenlikten yani hayatı kavramaya, öğrenmeye başladığımız yaştan itibaren kişilik şekillenir. o yaştan beri “dünyaya atılmış insan” felsefesiyle başbaşa kalan ve herşeyle tekbaşına başa çıkabilecekmiş yanılsamasına maruz bırakılan bir insan evliliği gereksiz hatta tehlikeli görmeye başlar. hayatı tek başına öğrenen insan tek kişilik sevinçler, hüzünler, çözümler geliştirir. ne kadar çok yalnız kalırsa yalnızlığı o kadar çok öğrenir. oysa insan `eş`iyle evlenir. hayatı birlikte karşılar eşler, birlikte öğrenirler yaşamayı. birbirlerini tamamlarlar tıpkı elmanın diğer yarısı veya `hermafroditin`ayrı düşmüş yarımı ya da ademin kalbini emanet edeceği parçası gibi. zor olan evlilik değildir. insan yalnızlığa tahammül etmek için gösterdiği çaba kadar başkası için çaba gösterse mükemmel evlilik kimse için ulaşılmaz olmaz. evet, cinselliği geciktirmek doğru değil ama evliliği de geciktirmek doğru değil. evlenin dilediğinizce sevişin.
Evlenene Kadar Cinsel İlişki Yaşamayan Erkek
0
Fatih Özdemir
♍️♈️
Üniversitede Bilgisayar Programcılığı, Felsefe, Radyo TV Sinema ve Din Felsefesi eğitimleri aldım.
Uzun yıllar radyoculuk, tacirlik, öğretmenlik, girişimcilik yaptım.
Şimdi kısa film, belgesel ve fotoğraf çekmeye, seyyahlık ve dijital yayıncılık yapmaya çalışıyorum.
Kültür, uygarlık, din, akletme, Felsefe, görsel sanatlar ve astroloji üzerine okumayı, düşünmeyi ve çalışmayı;
Hollywood, Avrupa, İran sineması izlemeyi severim
Üniversitede Bilgisayar Programcılığı, Felsefe, Radyo TV Sinema ve Din Felsefesi eğitimleri aldım.
Uzun yıllar radyoculuk, tacirlik, öğretmenlik, girişimcilik yaptım.
Şimdi kısa film, belgesel ve fotoğraf çekmeye, seyyahlık ve dijital yayıncılık yapmaya çalışıyorum.
Kültür, uygarlık, din, akletme, Felsefe, görsel sanatlar ve astroloji üzerine okumayı, düşünmeyi ve çalışmayı;
Hollywood, Avrupa, İran sineması izlemeyi severim
Yorum Gönder